Kabuk Dergi
Yazı Gönder
Kabuk Dergi
Yazı Gönder
Kabuk Dergi
kabuk
kabuk
kabuk
Öykü
Sesler
Susun artık! Dayanamıyorum! Konuşacak bunca şeyi nereden buluyorsunuz? Bana ne yan komşunun yeni aldığı tencere takımından!
Utku Şahin
Öykü
Lacivert
Küt diye bir ses! Uykum bölünüyor, sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorum. Küt! Bir şeyler düşüyor dışarıda, tam kapımın önünde. Gecenin kör karanlığında, duyduğum seslere anlam vermeye çalışıyorum.
Deniz Mat Artun
Öykü
Eski Muhtar Kafka
Kahvedeki tek dolu masaya elinde çay tepsisi ile yanaşan Refik, beş dakika önce bıraktığı çaylara kimsenin dokunmadığını fark etti. Okey taşları da dizilmemişti daha.
Davut Elçi
Öykü
Soldan Sağa
Sızlanır gibi ince ince kaşındığında ikna olurdum çarkın başında yarım saati doldurduğumuza. Teneffüse çıkmış çocuk telaşıyla mutfağa varır; çayımızı, gazetemizi alıp uzanırdık divana.
Burak Çakır
Öykü
Kasımpatı Çiçekleri
Sonbahara girdiğimizden beri sular seller gibi yağmur yağıyor. Nihayet bugün güneşi görebildik. Ama meteorolojiye göre yarın hava yine yağışlı olacak. Bu güneşli havayı insanlar içeride geçirmeyeceklerdir.
Reşide Değirmi
Öykü
Tava
Bulaşık yıkarken üniversiteden arkadaşımız Şermin geldi aklıma. Kanser olmayalım diye kap kacağı iyice durulamamız gerektiğini söylerdi. Kıçının arasına giren mavi kotuyla, uzun düz saçlarıyla, solgun yüzüyle bir Tim Burton karakteri gibi soğuk biriydi.
M. Bülent Bingöl
Öykü
Hesap Ödendi
Her pazar olduğu gibi yine en sevdiğim aktiviteyi yapıyorum; market alışverişi. Reyonların arasında kendimi kaybetmek hoşuma gidiyor.
Özlem Akkan
Öykü
Tezgâh
Duy da inanma! Şu haberlere çıkan olay var ya! Hangisi mi? Sizin eski dokuz numaranın korumasını öldürdü ya bir çocuk. Sonra hırsızlık için girmiş, dediler.
Hüseyin Kılıç
Öykü
Hırsız
Yine sıkış ve tepiş bir vagonun içindeydim. Terleten, yoğun bir sıcağın olduğu ve solukların kokuttuğu metro vagonu. Vücudumu hareket ettiremeyecek kadar heykeldim. Bacaklarımın önüne zorla koymuştum çantamı.
Onurcan Irmak
Öykü
Gitti Yadigâr
Deponun paslı kepenklerini güçlükle açtı Hasan ve emektar el arabasını çangır çungur gürültüyle çıkardı. Sıvası dökülmüş apartmandaki herkesin kullanılmayan ne kadar eşyası varsa giriş kattaki bu küf kokan yerdeydi.
Eda Elbir Şimşek
Öykü
Yağlı Kömbe
Otobüsteki genç bizim oralardan olmalı. Dar kavisli suratından, nemsiz güneşin yaktığı buğday teninden, kuzguni siyah gözlerinden “bizim ora” akıyor buram buram.
Burcu Karacan Gündüz
Öykü
İlgili Makama,
Mayıs ayında bulunduğum tayin talebi neticesinde Beşiktaş, Karataş Lisesi’ne tayinim gerçekleşmiştir.
Burak Çakır
Öykü
Dışarıda
“Öyle bileyim,” dedi, otelden ayrıldı. Çıkışta sağa sola bakındı, sebepsiz, sağa doğru adımladı. Hapisten daha yeni çıkmıştı. İki haftadır avare geziyordu...
Mehmet Akgül
Öykü
Söyle Bana Uç Uç Böceği
Elimdeki poşetlerle ağır ağır ilerlerken pazar arabasını yanıma almadığıma hayıflanıyorum; yapmayı ya da söylemeyi sonradan hatırladığım...
Yeşim Aslan
Öykü
Mahallenin En Güzel Kelimesi: Müjde
Muteber Hanımlar’ın mahalleye taşındıkları günü hatırlıyorum. Acı bir ağustos sıcağı vardı. İkindi ezanı okunuyordu. Pazar günüydü...
Ahmet Büke
Öykü
Yuvarlanmaca
Önündeki tabağa, masada duran tüm yemeklerden alıp afiyetle yemeye başladı. İçli köfteden üç tane, cacıktan iki kâse ve çorbadan...
Meral Çiçeklidal
Öykü
Bezden Şirin
Küpeli Köyü’nden, çoban Hasan’ın kızı Altınay. Anasının gözbebeği, babasının nur topu. Her aya çıkan aydınlanmaz ama pırıl pırıl aydınlatır Altınay...
İrem Nas
Öykü
Koca Göbekli Nova
Yan yana dizili, her biri kendilerinden yaşlı ahşap yataklarına oturmuş çocuklar, gözlerini koca koca açıp dikkatle annelerini dinliyorlardı...
Bera Sancaklı
Öykü
Abisi
Kentin bir köşesinde öylece bırakılmış, kendine münhasır kuralları olan mahalleler olur; tek katlı, en fazla iki katlı gecekondu evlerle dolu olan...
Kubilay Özer